Psikososyal Tehlikeler

 İşin içeriği 1950'lerden bu yana gündemdedir. Psikologlar önce çalışma çevresinin sağlık için

tehlikeli olabilecek psikososyal boyutları yerine işçinin çalışma çevresine uygunluğunu ve

uyarlanmasını sağlamaya yönelmişlerdir. İş psikolojisinin 1969'lara gelişmeye başlamasıyla

birlikte, çalışma çevresinin psikososyal özelliklerinin sağlık üzerindeki etkileri öne çıkmıştır.

Psikososyal tehlikeler sağlığı doğrudan ya da stres aracılığıyla dolaylı olarak etkiler. Levi

(1984) işin sağlığı etkileyebilecek psikososyal özelliklerini dört başlıkta sınıflandırmıştır:

nicel yük, nitel yük, iş üzerinde denetim eksikliği, sosyal destek eksikliği. Bunlar işçinin işini

stresli olarak algılamasını belirleyen unsurlardır. Bu başlıklar için on alt başlık tanımlanmıştır.

Hacker (1991) bu başlıkları genel olarak işin yapıldığı koşullar ve çevre ile işin içeriği başlığı

altında yeniden sınıflandırmıştır.





İŞİN YAPILDIĞI KOŞULLAR VE ÇEVRE

Örgütsel kültür ve işlev

Kişi bir örgütün parçası olmayı kimliği, özgürlüğü ve özerkliği için bir tehdit olarak

algılayabilir. Bu algılamaya örgütsel işleyişin ve kültürün üç farklı boyutu temel oluşturur:

görev çevresi olarak örgüt, sorun çözme çevresi olarak örgüt, gelişme çevresi olarak örgüt. Bu

alanlar yetersiz görüldüğünde stres düzeyi artar, yeterli görüldüğünde ise, stres ile sağlık

semptomları arasındaki ilişki zayıflar. Örgütün ölçeği ve yapısı, sıkıcılığı, arabuluculuk

ilişkileri, rolle ilgili konular stres kaynağı olabilecek başlıklardır. Bu unsurların işçi

üzerindeki etkileri yöneticilerin ve gözetmenlerin davranışlarıyla aktarılır.

Örgütteki rol

Rol, rol belirsizliği ve çatışması durumunda psikososyal tehlikeye dönüşür. Aşırı rol

yüklenmesi, rol yetersizliği, başkalarının sorumluluğu da diğer tehlikeli boyutlardır.

Rol belirsizliği: İşçi işteki rolü hakkında yeterince bilgilendirilmediğinde ortaya çıkar. İşte

amaçlar, beklentiler, hedefler ve sorumluluklarda belirsizlik bu durumu destekler. Bub sorunu

yaşayan işçilerde iş doyumunun azaldığı, işe bağlı gerilimin arttığı ve sıklaştığı, öz güvenin

azaldığı, iş güdüsünün azaldığı kan basıncının ve kalp hızının arttığı, depresyonun sıklaştığı

ve işten ayrılma eğiliminin arttığı görülmüştür.

Rol çatışması: İşçiden değerleriyle çatışan bir rolü ya da birbiriyle uyuşmayan rolleri

üstlenmesi istendiğinde ortaya çıkar. Çatışma arttıkça iş doyumu azalır, iş gerilimi ve kalp

hızı artar. Kalp hastalıklarının ve ülserlerin rol çatışması olan kişilerde arttığı gösterilmiştir.

Rol yetersizliği: Örgütün işçinin yeteneklerinden ve eğitiminden yararlanamadığı durumlarda

ortaya çıkar. İş doyumunu azaltır, gerilimi artırır.

Kişilerle ilgili sorumluluk: Kişilerin sorumluğu arttığı ölçüde kalp basıncının, kolesterol

düzeyinin ve kalp hastalıklarını arttığı, duygulanımsal tükenmenin ve ilişkilerde

kişiliksizleşmenin arttığı gösterilmiştir. Kişilerle sürekli ilişki içinde olunan mesleklerde de

bu sorun artmaktadır.

Kariyer gelişimi

Beklenen kariyer gelişiminin sağlanmaması stres nedenidir. Bu alanda iki unsur belirleyicidir:

İş güvencesinin olmaması, işte eskimiş olarak görülme (işten atılma korkusu ve erken

emekliliğe zorlanma gibi), statü uyumsuzluğu ( düşük ya da aşırı statü tanınması, statünün

sonuna gelindiği duygusu). Bu iki unsur etkileşmektedir. Yaşlı işçilerin sık maruz kaldığı bir

durumdur.

İş güvencesizliği ve düşük ücret: İş güvencesizliği ve işten atılma korkusu işletmenin ek

olarak işçilerden bağlılık beklediği durumlarda, stres nedenidir. Hakkaniyetsiz davranıldığı

duygusu strese yol açar. Buna sıklıkla düşük ücret de eşlik eder.

Statü uyuşmazlığı: Bugünkü statünün geçmiştekiyle uyumsuz olması (örneğin sürgün, statü

indirimi v.b. psikiyatrik hastalıkla yakından ilişkilidir.

 Karar serbestisi ve denetim

İş tasarımında ve çalışma örgütlenmesinde önemli unsurlardır ve işçinin işiyle ilgili kararlara

ne ölçüde katılabildiğinde somutlaşır. Denetim yetersizliği ya da denetim kaybı –karar

serbestisinin azalması- stresi, sıkıntıyı, depresyonu, isteksizliği ve tükenmeyi artırır. Karar

serbestisinin artırılmasının başarımı desteklediği, ama karar serbestisi sonucu artırılan

istemlerin de başlı başına stres nedeni olabileceği gösterilmiştir.

Katılım: Karar verme sürecinde katılımın artmasının memnuniyeti ve özgüveni arttırdığı, aksi

durumun ise stresi ve fiziksel çöküşü ve iş doyumsuzluğunu artırdığı gösterilmiştir.

İşte kişiler arası ilişkiler

Bu ilişkiler bireysel ve örgütsel sağlıklılık açısından önemlidir. Bu ilişkilerde üç belirleyici

düzey vardır: üstlerle, astlarla ve aynı statülerdekilerle ilişkiler. Kişiler arası desteğin azalması

sıkıntı hissini, duygulanımsal tükenmeyi, iş gerilimini ve iş doyumsuzluğunu artırır. Desteğin

artması psikososyal etkileri hafifletir, tersi ise güçlendirir. Üstlerin ya da iş arkadaşlarının

desteği stres yapıcıların yarattığı gerilimi, algılanan stres yapıcıları, stres-gerilim ilişkisini

azaltır. Üstlerin takdir duyguları ise, hissedilen iş baskısını azaltır. Ancak yöneticiler katılımcı

yönetim için yapılan baskıların da yönetici stresini artırdığı bilinir.

İşte şiddet: İşte şiddet psikolojik ve fiziksel sağlığı etkiler. AB’de yapılan araştırmada 3

milyon işçinin cinsel tacize, 6 milyonunun fiziksel şiddete, 12 milyonunun da yıldırmaya ve

psikolojik şiddete maruz kaldığı saptanm

 İş ev çatışması

Bu çatışma yalnızca iş ile ev arasındaki değil iş ile iş dışı yaşam arasındaki çatışmadır.


4


Đş ve aile: Bu çatışma ev ile zaman istemi ya da işe yönelik taahhütler arasındadır veya destek

ile ilgilidir. Bu çatışma evde küçük çocuğu olan kadın çalışanlarda belirgindir. Özellikle orta

sınıf ailelerde, ama aynı zamanda yönetici ailelerinde de kadınların evdeki rollerini erkeğin

işini desteklemek olarak gördükleri anlaşılmıştır.

Boş zaman yetersizliği sendromu: Boş zaman kalmadıkça işçiler boş zaman beklentilerini

sınırlarlar ve giderek yaşam anlamını yitirmeye başlar.

Değişim

Değişikliğin psikososyal tehlike oluşturduğu, ama, değişikliğin mi stres yarattığı yoksa,

ortaya çıkan belirsizliğin ve denetim kaybının mı strese yol açtığı kesinlik kazanmamıştır.

2. ĐŞĐN ĐÇERĐĞĐ

2.1. Đş çevresi ve teçhizatı

Teçhizat ve tesislerin güvenilirlik, uygunluk, ulaşılabilirlik, bakım ve onarım sorunları.

2.2. Görev tasarımı

Đş içeriğinde tehlikeli olan pek çok boyut vardır: işin değersiz olması, vasıfların

kullanılamaması,görev çeşitliliğinin olmaması, tekrarlayıcı iş, belirsizlik, öğrenme fırsatı

bulamama, istem çatışmaları ve yetersiz kaynaklar gibi.

Yarı vasıflı-vasıfsız çalışma: Bu tür çalışma aynı zamanda yarı vasıflı-vasıfsız işlerin

özelliğidir. Tekrarlayıcı ve tekdüze çalışma can sıkıntısı, depresyon ve genel psikolojik

tükenme ile noktalanır.

Belirsizlik: Başarımla ilgili geribildirim olmaması bir belirsizliktir ve süre uzadığında stres

nedenidir. Đstenen davranışlar ya da işin geleceği ile ilgili belirsizlikleri de derinleştirir.

2.3. Đş yükü ve iş hızı

Ağır bir işte hızlı çalışma gereği özellikle süre uzadıkça stres oluşturur.

Đş yükü: Đş yükü ve ağır işte çalışma nicel ve nitel yük tanımlarına karşılık gelir. Nicel yük

yapılacak toplam iş miktarını, nitel yük ise işin güçlüğünü tanımlar. Bu iki boyut birbirinden

bağımsızdır. Aynı işte biri az diğeri çok olabilir. Tekrarlayıcı montaj çalışması bu tür bir iştir.

Đş hızı ve zaman darlığı: Đş yükü iş hızına göre değerlendirilmelidir. Đş hızı işin tamamlanma

hızı ve hızlılık gereğinin doğası ve denetlenebilirliğidir (öz denetimli ya da sistem veya

makine denetimli). Đş hızının sağlıkla ilişkisi bir sınıra kadar denetimle ilgilidir. Sistem veya

makine denetimli hızlarda hızlanma fiziksel ve psikolojik sağlık için tehlikelidir. Başarımın

elektronik olarak denetlendiği bilgisayar destekli sistemler de aynı etkiyi yapar. Zaman darlığı

hem kişisel bir özellik hem de işin gereği olarak ortaya çıkabilir.

2.4. Çalışma saatleri

Bu konuda iki başlık öne çıkar: vardiyalı çalışma ve uzun çalışma süreleri

Vardiyalı çalışma: vardiyalı çalışma, özellikle de gece çalışması sirkadyen ritmi ve uyku

düzenini bozarak sağlığı etkiler. Gece çalışması uyku bozuklukları, sindirim sistemi

bozuklukları ve genel yorgunluk haliyle ilişkilendirilir.

Uzun çalışma süresi: Pek çok sağlık sorunu ile uzun çalışma süresi arasında ilişki vardır.

STRES TANIMI

Stres üç yaklaşım temelinde tanımlanır:


5


1. Mühendislik yaklaşımı: Bu yaklaşım stresi, kişinin çevresinin kişiye yüklenen yük ya da

istem düzeyi veya zararlı veya tehdit edici unsur cinsinden tanımlanan uyarıcı özelliği olarak

ele alır. Đş stresi ise iş çevresinin bir özelliği olarak ve genellikle de çevrenin nesnel olarak

ölçülebilen bir boyutu olarak ele alınır. Stres kişide olan değil, kişiye olandır. Bir semptomlar

dizisi değil, nedenler dizisidir. Stres durumla ilgili nesnel özeliklere atıf yapar. Bu yaklaşıma

göre, sıklıkla geri dönüşü olan, ama bazı durumlarda geri dönüşü olmayıp zarara yol açan bir

gerginlik tepkisi yaratır. Kabul edilebilir stres düzeyi bu yaklaşıma dayanır.

2. Fizyolojik yaklaşım: Selye (1950, 1956) stresi "biyolojik sistemdeki özgül olmayan

değişiklikleri kapsayan özgül bir sendrom ile ortaya çıkan durum olarak tanımlar. Burada

stres özgül olmayan , genel bir fizyolojik yanıt sendromu olarak ele alınır. Stres yıllarca iki

nöroendokrin sistemin harekete geçmesiyle açıklanmıştır. Buna göre ilk aşama alarm

aşamasıdır (sempatetik adrenal medülla harekete geçer) ikinci aşama direnme aşamasıdır

(adrenal kortikal hareket), üçüncü aşama ise dışa vurmadır (sempatetik adrenal medüllanın

yeniden harekete geçmesi). Fizyolojik yanıtın tekrarlanması, yoğunlaşması veya uzaması

vücuttaki yıpratıcı etkiyi artırır ve Selye'nin "uyum hastalıklarının" ortaya çıkmasına yol açar.

Scheuch (1996) stresi iç ve dış çevrelerdeki değişikliklere uyum sağlama çabasındaki insanın

psiko fizyolojik etkinlikleri olarak değerlendirir. Bu etkinlik belirli bir maddi ve toplumsal

çevrede, istemlerle kişisel somatik, psikolojik ve toplumsal kapasiteler arasındaki ilişkinin

niceliği ve niteliği ile ilgilidir. Scheuch, stresi organik işlevlerde, psikolojik işlevlerde insanın

sosyal çevresiyle etkileşimi sırasında ortaya çıkan homeostatik durum bozulmasına tepkisel

bir etkinlik olarak algılar. Uyum sağlama üç yolla gerçekleşir: işlev tasarrufu, çabanın an aza

indirilmesi ve iyilik hali ilkesi. Stres bu ilkelerdeki aşınmanın tanımıdır.

Bu iki yaklaşıma, hem uygulamadan kaynaklanan, hem de kavramsal eleştiriler yöneltilmiştir.

Psikolojik yaklaşım:

Bu yaklaşım önceki iki yaklaşımın eleştirisinden yola çıkmıştır. Bu yaklaşım stresi kişi ile

çalışma çevresi arasındaki dinamik etkileşim temelinde ele alır. Bu yaklaşım ILO'nun

psikososyal tehlikeler ve Dünya Sağlık Örgütü'nün iyilik hali tanımlarıyla da örtüşür.

Psikolojik yaklaşım, güncel stres kuramlarını da temelini oluşturur: Etkileşme kuramları,

Etkileme kuramları. Đlk gruptaki kuramlar kişinin çalışma çevresiyle etkileşiminin yapısal

özelliklerine, ikinci gruptaki kuramlar ise, bu etkileşime temel oluşturan psikolojik

mekanizmalara, odaklaşır.



Share:
spacer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder