|
Mehmed Akif Ersoy - İstiklal Marşı |
Devlet-i Aliye Osmanlı'nın son yılları...Düşmanlar salyalarını akıtarak affedersiniz aç köpekler gibi vatanımızın dört bir köşesine saldırmakta ve fitne fesat tohumlarını ekmekte.Osmanlı Devleti yaşlı bir kurt gibi vatanın her tarafına saldıran hain düşmana karşı Mehmetçiğin cesaret ve imanı ile amansız mücadele etmekte yıllarca süren savaşlara karşı bitkin düşmesine karşı pes etmeyi aklının ucundan bile asla geçirmemişti.Ataları Alparslan,Osman Bey,Fatih Sultan'dan gelen emaneti koruma uğruna canlarını feda etmekten çekinmemişlerdi.Düşman haçlı avrupa devletleri yıllarca biriktirdikleri gayz ve nefretlerini kusa kusa saldırıyor ve ecdadımızdan yadigar topraklarımızı kendi aralarında paylaşmışlardı bile...
Son Karakol burası..Bayrak düşmemeliydi ecdadın kemiği sızlamamalı,minarelerden ezan sesi dinmemeliydi..Kahraman Mehmetçik bu son karakolu kanının son damlasına kadar korumalıydı. Öyle de oldu Allah'ın izni ve inayeti ile..Yüce Allah bu necip millete bir daha zafer nasip edecekti..
Şahlanan Mehmetçik milletinden aldığı destek ile hain düşmanı geldiği gibi hatta perişan geri gönderdi Allah'ın izni ile..
Allah'ın izni İstiklal nasip olmuş..Yaşanan bu kahramanlık öyküsünü gelecek nesillere aktaracak bir milli marş elzem oldu. Yapılan yarışma sonunda ödülü kabul etmeyen Milli şairimiz merhum (Allah rahmet eylesin) Mehmed Akif Ersoy'un yazdığı
İstiklal Marşı oldu..Milli Şairimizin Akif'in İstiklal Marşının ilk mısralarında dediği gibi
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. temmeni ve duası ile sözü Milli Şaire bırakalım... (fp Akademi)
İstiklal Marşımız
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Mehmet Akif Ersoy