İbni Sina'nın Hala Konuşulan Kuzu Deneyi; Stres ve Korkunun Etkisi


İslam dünyası altın çağını yaşadığı dönemin ünlü bilim adamı İbni Sina'nın yapmış olduğu kuzu deneyi hala konuşulmaya ve tıp dünyasına ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Buna göre İbn-i Sina, iki kuzuyu da aynı kafese koydu. Kuzular aynı yaşta, aynı kiloda ve aynı cinsteydiler. Üstelik kuzulara da aynı yem, aynı miktarda verildi. Yani ikisi arasındaki tüm şartlar, eşit olarak sağlandı.

Fakat yan kafese de bir kurt konuldu ve bu kurdu sadece kuzulardan bir tanesi görebiliyordu. Aylar sonra kafese gelen İbn-i Sina, kuzulardan birinin, diğerine göre çok daha çelimsizleştiğini ve güçsüzleştiğini gördü. Hatta bu kuzu, bir süre sonra hastalanıp öldü.

İbn-i Sina, deneyle ilgili hazırladığı raporda, kuzunun ölüm nedeni olarak yaşadığı stres ve korkuyu gösterdi. Kurdu görmeyen diğer kuzu ise mutlu ve sağlıklı şekilde gelişimine devam etti.

İbni Sina bu deneyi ile stres ve korkunun yani zihinsel aktivitenin sağlık üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini ortaya koymuş oldu

spacer

Muhasebe ve Vergi Ugulamaları Önlisans Programı

 Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Hakkında

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları, kamu mali tablolarının görünümünden ziyade vergilere odaklanan muhasebe yöntemlerinin incelendiği akademik bir disiplindir. Vergi muhasebesi, şirketlerin ve bireylerin vergi beyannamelerini hazırlarken uymaları gereken özel kuralları belirleyen İç Gelir Kanununa tabidir.



Vergi muhasebe derece programları öğrencilere vergi politikası ve prosedürü, vergi mevzuatı, muhasebe ve iş operasyonları hakkında kapsamlı eğitim sunmaktadır.

Vergi muhasebesi, genel kapsamı içinde birçok farklı rota sunan bir meslektir. Vergi muhasebecileri çeşitli ortamlarda bulunur.

Muhasebe ve Vergi Uygulamaları önlisans mezunları istedikleri takdirde DGS sınavına girerek aldıkları puna göre 4 yıllık lisans diplomasına tamamlama imkanları vardır.Tercih edebilecekleri lisans programları;

  • Ekonomi,
  • İktisat,
  • İşletme,
  • Maliye,
  • Muhasebe,
  • Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri,
  • İşletme Bilgi Yönetimi,
  • İşletme Enformatiği,
  • İşletme Yönetimi,
  • İşletme-Ekonomi,
  • Lojistik Yönetimi,
  • Uluslararası Finans,
  • Uluslararası Finans ve Bankacılık,
  • Uluslararası İşletmecilik,
  • Uluslararası İşletmecilik ve Ticaret,
  • Uluslararası Ticaret,
  • Uluslararası Ticaret ve Finans,
  • Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik,
  • Uluslararası Ticaret ve Lojistik,
  • Uluslararası Ticaret ve Lojistik Yönetimi
  • Muhasebe Bilgi Sistemleri,
  • Muhasebe ve Finans Yönetimi,
  • Muhasebe ve Denetim
  • Bölümlerine tamamlayabilirler.

    Muhasebe Önlisans Mezumları İş İmkanları

    İşletmelerle çalışan vergi muhasebecileri, müşterilerinin veya işverenlerinin vergi yüklerini planlamalarına yardımcı olur.

    Vergi ve muhasebe konusunda eğitim almış mezunlar ;

    • Mali Müşavirlik Bürolarında,
    • Uluslararası Ticaret Firmalarında,
    • Finans Kuruluşlarında,
    • Muhasebe Bürolarında,
    • Defterdarlıklarda,
    • Bankalarda,
    • Vergi Dairelerinde,
    • Mal Müdürlüklerinde,

    Çalışabilirler. Bunların haricinde her türlü şirkette de muhasebe departmanında çalışabilirler. Söz konusu iş imkanlarından devlet kurum ve kuruluşlarında istihdam elde edebilmek için mezunların Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS)’ndan elde edecekleri sonuçlar belirleyici olacaktır.


    spacer

    Tavukçulukta Dikkat Edilmesi Gereken Hijyen ve Sağlık Kuralları


    Ülkemizde tavukçuluk büyük bir gelişme göstererek bir endüstri haline gelmiştir. Buna paralel olarak bir takım sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu sorunları en aza 

    indirebilmek için sağlık ve hijyen koşullarının sağlanması büyük önem arz etmektedir. 

    Tavukçulukta amaç hastalığın kümese girişini önlemek ve sağlıklı sürüler yetiştirmektir. 

    Hastalık çıktıktan sonra yapılan tedavi çıkan bir yangının söndürülmesine benzetilebilir. Özet 

    olarak alınması gereken önlemleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

    - Öncelikle kümes yapılacak yerlerin diğer tavukçuluk işletmelerinden, yerleşim alanlarından 

    ve ana yollardan mümkün olduğu kadar uzak olmasına dikkat edilmelidir.

    - Kümesler yabani hayvanların ve kuşların girişini engelleyecek şekilde planlanmalı ve 

    kümesler arasında yeterli mesafe bırakılmalıdır. Çiftliğin etrafı yabani hayvan ve insan 

    girişini engelleyecek şekilde çevrilmen', giriş ve çıkışlar kontrol altında tutulmalıdır.

    - Kümesler kolay yıkanıp temizlenebilir malzemelerden yapılmalı içine konulacak ekipmanda 

    buna uygun olarak seçilmelidir. Kümeslerin temizlisi ve dezenfeksiyonu kısaca şöyle 

    yapılmalıdır.

    - Kümesteki hayvanlar boşaldığı zaman temizliğe altlığın çıkarılmasıyla başlanır. Altlığın 

    etrafa yayılmadan mümkün olduğu kadar kümeslerden uzak bir yerde atılması sağlanmalıdır. 

    Kümes içindeki ekipman da dışarıya çıkarılarak yıkanıp dezenfekte edildikten sonra güneş 

    altında kurumaya bırakılmalıdır.

    - Kümes ve ekipmanların eksiklikleri ve arızaları da temizlik esnasında onarılmalıdır.

    - Kümes deterjanlı, dezenfektan katılmış bol su ile yıkandıktan sonra geniş spektrumlu bir dezenfektanla dezenfekte edilmeli kuruyunca da badana yapılmalıdır.

    - Daha önce temizlenmiş ve dezenfekte edilmiş ekipmanlar da içeriye alınıp, güvenilir bir 

    yerden alınmış temiz talaş serildikten sonra kapı ve pencereler sıkıca kapatılarak fumigasyon 

    tarzı dezenfeksiyon uygulanmalı ve kümesler bu şekilde kapalı olarak muhafaza edilmelidir. 

    Kümes hayvanlar gelmeden önce havalandırmalıdır.

    - Hayvanlar gelmeden en az 24 saat önce kümesin bütün hazırlıkları ve ısı durumu 

    düzenlenmiş olmalıdır.

    - Kümeslere konulacak civcivler güvenilir ve sağlıklı damızlık-çı işletmelerden temin 

    edilmeli, kümeslere aynı yaşdaki hayvanlar

    konulmalıdır.

    - Kümes girişlerine dezenfektan ve kireç konulmalı, bakıcıların bunlara basmadan girişleri 

    önlenmelidir.

    - Mümkünse her kümesin bakıcısı ayrı olmalı, kümeslerde giymeleri için özel ayakkabı ve 

    elbise verilmeli, kümes kıyafetleri ile dışarıda dolaşmaları engellenmelidir.

    - Kümeslere yabancı kişi ve ziyaretçilerin girmesine engel olunmalı, eğer veteriner hekim, 

    ziraat mühendisi gibi teknik elemanların kümese girmesi gerekiıorsa onlarında yukarıdaki 

    hijyen kurallarına uyması sağlanmalıdır.

    - Ölen hayvanlar kümeslerden uzakta açılan derin çukurlara gö-mülmeli, üzerlerine sönmemiş 

    kireç dökülmeli, en doşrusu yakılarak imha edilmelidir.

    - Herhangi bir hastalık şüphesi durumunda derhal bölgedeki veteriner hekimlere başvurulmalı, 

    bilinçsizce ilaç kullanılmamalıdır.

    - Yemler güvenilir yem fabrikalarından alınmalı, boşalan çuvallar ve eski viyoller tekrar 

    kullanılmamalıdır.

    - Yeni alınan malzemeler dezenfekte edilmeden kümese sokulmamalıdır.

    - Kümeslere normalden fazla hayvan konulmamalıdır. Aksi halde gagalama, tüy çekme ve 

    diğer stres problemlerinin ortaya çıkacağı hatırdan çıkarılmamalıdır.

    - Tavuklara verilecek su; temiz, renksiz, kokusuz, tortusuz, zararlı maddeler ve mikroplardan 

    arındırılmış olmalıdır. Sudaki bak-teriyal veya kimyasal kirlilik, bazı maddelerin fazlalığı, 

    büyümede yavaşlama, canlı ağırlık kayıbı, verim düşüklüğü, ishal ve ölümler halinde ortaya 

    çıkar. Bunu için işletmede kullanılan su sık sık, hiç değilse 6 ayda bir bakteriyolojik ve 

    kimyasal yönden incelettirilme-lidir.

    - Kümeslerdeki suluklar gün aşın yıkanmalı, depolar altı ayda bir temizlenip dezenfekte 

    edilmelidir.

    - Kümeslerde etkin bir şekilde fare vb. zararlılarla mücadele yapılmalıdır.

    Tavukçulukta hastalıklardan korunmanın diğer bir yolu da aşılamadır. Aşılama programı 

    planlanırken bölgedeki veteriner hekime danışılmalı ve bu programa titizlikle uyulmalıdır.

    - Aşılarla hastalıkların kontrolünde başarı, bazı temel faktörlere bağlıdır. Hastalıklardan 

    korunma amacıyla uygulanan aşılar, mutlaka sağlıklı sürülere ve uygun yaşlarda tatbik 

    edilmelidir. Aşılar sıcaklık ve güneş ışınlarından korunmalı, buzdolabında saklanmalıdır. 

    Günü geçmiş aşılar kullanılmamalı, her hayvanın normal dozda aşı olmasına özen 

    gösterilmelidir. Pek çok aşı zayıflatılmış hastalık etkenlerinden oluştuğu için aşılama işlemi 

    bittikten sonra bütün aşı şişeleri imha edilmelidir. Aşılamalar içme suyuna katılarak 

    uygulanıyorsa içme suyunun klor ve dezenfektan maddeler içermemesi gereklidir.

    YARARLANILAN KAYNAKLAR:

    1- Kümes Hayvancılığı- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yaygın Çiftçi Eğitimi Projesi-Yayçep

    2- Yumurta Tavukçuluğu - Temel Bilgiler– Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tavukçuluk 

    Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

    HAZIRLIYANLAR:

    Salih ÇELİK - Veteriner Hekim 

    Kadir ÖZMELİOĞLU - Ziraat Yüksek Mühendisi

    Aytekin KARAALİ - Ziraat Yüksek Mühendisi

    Vahap ÖZDEMİR – Veteriner Hekim

    spacer

    Teknolojiyi Neden Bu Kadar Seviyoruz?

     


    Teknolojinin hayatımızda muazzam yeri var.Teknolojiyi seviyor muyuz ? Cevabımız evet.Acaba teknolojiyi niye bu kadar seviyoruz diye sorduk mu kendimize hiç.Niye biliyor musun? Çünkü teknoloji beden (ceset) standartlarını ruh standartlarına yakınlaştırıyor bunu gören ruh da teknolojiyi bırakmıyor.



    Şimdi normalde bedenim saatte kaç km yapıyor? 


    Ortalama 4 peki şöyle sağlam bir arabaya binsen saatte kaç km yapıyor? 200-300 km yapıyor şimdi bir parça ruhun standartına yaklaşıyor mu ? 



    Yaklaşıyor ruh bundan lezzet alıyor ya bunun uçağı yok mu beni füzeye de bağlayın diyor uzaya mı atacaksınız beni de füzeye bağlayın diyor. Niye çünkü cesetin standartlarını ruhun standartlarına yaklaştırdığında ruh bundan lezzet alıyor.

    Şimdi normalde siz de kalbinize baktığınızda aynı anda tüm dostlarınızla görüşmek istersiniz.



    Mesela cennete gittiğinizde Resullah (s.a.v) e kavuşmak için sıra beklemek istermisiniz yok zaten öyle birşey.

    Demek ki aynı anda birçok kimse ile iletişim kurabilecek bir haslet bir özellik lazım.Peki bu özellik telefonda var mı var bir dokunuyorsun aynı anda on arkadaşına mesaj gönderiyon.

    Demekki teknoloji aynı anda birçok kişi ile irtibat kurmak için kullanılabiliyor.Demek ki teknoloji beden özelliklerini bir parça ruha yaklaştırdığında ne oluyor? Ruh bırakmak istemiyor vazgeçmiyor ondan.

    Şimdi biz hayatı sürekli ceset formatında yaşadığımızdan gerçekten ahiretin lezzetinin ne olduğunun farkında değiliz.

    İşte bunu bilmediğimizden ceset standartlarında yaşadığımızdan affedersiniz hayvani özelliklerde hayat sürdüğümüzden zannediyoruz ki esas lezzet budur esas lezzet biraz daha mal biriktirmektir,esas lezzet yanlış haram bir maddeyi kullanmaktır zannediyoruz.

    Kaynak: Hayalhanem (Facebook) Mehmet Yıldız'ın Ruhun Daralıyorsa Teknolojiye Sarıl  başlıklı Video Görselinden metine çevrilmiştir.




    spacer

    Ömer Seyfettin'in Yalnız Efe Kitap Özeti


    Yalnız Efenin Konusu ;
    Köylülere büyük iyiliği dokunan Yörük Hoca diye hitap ettikleri babası bir zorbanın adamları tarafından öldürülünce Kezban babasının intikamını almaya karar verir.

    Özet:

    Kumdere köyünde yaşlı bir ihtiyar ile Kezban isimli kızı yalnız yaşamaktadır. Bu ihtiyar biraz mal ve mülk sahibi idi. Yörük Hoca isimli bu ihtiyar köyün fakirlerine, dullarına ve öksüzlerine yardım ederdi. Fakat bu ihtiyar düzenin bozulmasından dolayı büyük bir huzursuzluk içinde idi. Bunun için de ağzından‘Ah bir genç olsam!’ sözleri hiç düşmüyordu. Köylüler tarafından da sevilen Yörük Hoca, evinde düzenlediği toplantılarda bu konuları onlara da anlatırdı.

    Kumdere Köyü’nün yakınlarında ovanın en zengin köyü olan Küçükalan isimli bir köy bulunmaktaydı. Eseoğlu isimli faizci Küçükalanlıların hepsine faize bağlamıştı. Bu yüzden de borcunu veremeyen Küçükalanlıları mahkum etmişti. Yörük Hoca Eseoğlu’nun ne kadar kötü bir adam olduğunu bildiği için zavallılara haber göndermişti. Fakat sözünü dinletemedi. İşte sonunda Eseoğlu bütün arazilerini zapt etmişti. Eseoğlu aynı planı Kumdere’ye uygulayamadığı için biraz hırslıydı. Bu yüzden bütün memurları ve devlet görevlilerini kışkırtıyordu. Her yeni gelen kaymakama burasının eşkıya yatağı olduğunu söylüyordu. Halbuki Kumdere halkı, kendi geçimlerini kendileri sağlardı. Ova işleri ve avcılıkla uğraşan halkın hiç kimseye zararı yoktu.

    Bir gün kasabadayken Yörük Hoca ile Eseoğlu karşılaşır. Yörük Hoca o sıralar harmanı yeni sattığından biraz para sahibi idi. Eseoğlu Biraz borç para ister. Yörük Hoca’da istediği parayı verir. Üç sene geçmesine rağmen Eseoğlu hala borcunu vermemiştir. Fakat Yörük Hoca Eseoğlu’ndan borcunu almaya karalıdır. Bir gün Yörük Hoca borcunu almak için Eseoğlu’nun yanına gider. Olmusuz bir tepkiyle karşılaşan Yörük Hoca borcunu alamamıştı. Bütün bu ısrarları sonucunda Eseoğlu’nun kahyasının kardeşi tarafından öldürülür. Kızı Kezban’a bu haber tez ulaşır. Bu haber karşısında Kezban adeta yıkılmıştı. Olduğu yere çökerek ağlamaya başladı. Sonradan Kezban babasının ölüsüne gitmeye karar vermişti. Hiç durmadı, dinlenmedi. Bir an evvel babasına kavuşmak istiyordu. Sonunda çiftliğe ulaşmıştı. Hala babasının kim tarafından, niçin vurulduğunu düşünüyordu. Bir taraftan da bunu Eseoğlu’nun başkasının yaptıramayacağını düşünüyordu. Çünkü Eseoğlu başta babasını olmak üzere bütün köylünün düşmanıydı. Kezban kahyanın yanına varmıştı. Kahya önce Kezban’ı baştan aşağı süzdü. Sonra Kezban’a babasının büyük bir bela olduğunu ve başlarını derde sokmamak için öldürdüklerini büyük bir keyifle anlatıyordu. Kezban donmuş kalmıştı. Sonra Kezban’ı babasının ölüsünün yanına götürdüler. Kezban uşağa da babasını kimin öldürdüğünü sordu. Fakat yanıt alamamıştı. Ertesi gün Yörük Hoca’nın ölüsü bütün köylüler tarafından köye götürülüyordu. Hoca’nın yakın arkadaşları ’Senin öcünü kim alacak?’ diye bağırıyorlardı. Kezban vuranı bulmaya karalıydı. Bunun için her yere başvurmuştu. Fakat hiçbir sonuç alınamadı.Eseoğlu’nun çobanlarına da hep babasının nasıl vurulduğunu sorardı. Sonunda aptal ve saf bir kişiliğe sahip bir çobandan babasını kimin vurduğunu öğrenmişti. Şimdi sırada babasını öldürenlerden öcünü almaya gelmişti. Kezban öcünü bir bir almıştı. Babasının kanı yerde kalmamıştı. Bundan sonraki tek hedefi ise köylüyü soyan, masum insanlara zulüm eden haksızlara karşı mücadele etmekti.Onun bu cesareti halk tarafından da beğenilmişti. Kezban artık Yalnız Efe ismiyle anılmaya başlamıştı. Kendisini sadece kadınlar ve genç kızlar görebiliyordu. Yalnız Efe’nin kız olduğunu bilmeyenler ise duyunca çok şaşırıyorlardı.

    Yorum; Her zamanda dünyanın her yerinde masum insanların emeklerini, mallarını gasp etmeye çalışan insanlara karşı sevgi ve saygısı olmayan zorba  ve zalim kişileri çıkıvermiştir.Önemli olan bu kişilere boyun eğmemektir.Çünkü boyun eğdikçe daha cesaret bulacak zalimliklerini artıracaklardır.Çünkü bu tür kişiler doymak bilmez ne kadar malı ve gücü olsa da daha da para daha da altın daha da güç isterler.Bu tür kişilere karşı masum insanların hakkını savunmak temel insani görevimizdir.

    spacer

    Biyogaz Nedir ? Hayvan Gübresinden Nasıl Biyogaz Elde Edilir?

     Biyogaz ise genellikle hayvansal, bitkisel, evsel ve endüstriyel atıkların havasız bir ortamda fermantasyonu sonucu elde edilen, yapısında büyük oranlarda metan ve karbondioksit gazı bulunan yanıcı bir gazdır.

    Fermantasyon: organik maddelerin çeşitli bakteriler tarafından genelde ısı vererek kimyasal olarak çürümesi olayıdır.



    Biyogaz Üretim Süreci

    Biyogaz, çeşitli bakterilerin faaliyetleri sonucu 4 ana basamakta üretilir. Biyokütle içerisindeki karbonhidratlar, yağlar, proteinler gibi büyük moleküllü karbon kaynakları bu 4 aşama ile metan ve karbondioksite kadar parçalanmaktadır.

    1. Hidroliz fazı
    2. Asidojeniz(Asit üretim) fazı
    3. Asetojeniz (Asetik asit üretim) fazı
    4. Metanojeniz (Metan üretim) fazı

    Bu aşamalar isimlerini kendi bakterilerinden alırlar. Bunlar hidroliz, asidojenik,asetojenik ve metanojenik bakterilerdir.

    Hidroliz fazında biyo kütle içerisindeki protein, yağ ve karbonhidratlar kendilerinden daha küçük olan aminoasit, yağ asidi ve monosakkaritlere ayrışır. Açığa çıkan bu daha küçük moleküllü bileşikler asidojeniz fazı ile laktat, etanol, bütirat, propionat gibi bileşiklere daha sonra da asetojeniz fazı ile asetik asit, karbondioksit ve hidrojene parçalanır. Son aşama olan metanojenizde ise asetik asit, karbondioksit ve hidrojen metan ve karbondioksit gazı içeren biyogaza dönüştürülür ve geriye ise parçalanamayan gübre niteliğindeki kısım son ürün olarak kalır.

    Aşağıdaki resimde biyogaz üretim süreci gösterilmiştir.


    Biyogaz Hammaddeleri Nelerdir?

    Biyogaz üretimi için çürüyebilen organik hammaddeler kullanılır ve bunlar tarımsal faaliyetlerden, evsel atıklardan ve endüstri kaynaklı atıklardan gelen organik atıklar olarak üç kategoride sınıflandırılabilir.Tarımsal faaliyetler sonucu bitkisel ve hayvansal atıklar açığa çıkmaktadır.

    • Tarımsal atıklar: buğday, arpa, çavdar, yulafın sap ve samanı, mısır silajı, şeker pancarı atıkları, küspe atıkları, çimen v.b.
    • Hayvansal atıklar: büyükbaş, küçükbaş, kümes hayvanı ve domuz gübresi v.b.
    • Evsel organik atıklar: Yemek atıkları, meyve ve sebze atıkları ve diğer yeşil atıklar.
    • Endüstri atıkları: Yulaf posası, nişasta atıkları, peynir altı suyu, zeytinyağı işleme artıkları, zeytin küspesi, meyve posası (meşrubat sektörü), meyve ve sebze artıkları, mutfak atıkları, mezbaha atıkları, arıtma çamurları, hayvansal yan ürünler v.b.

    Biyogaz Nerelerde Kullanılır?

    Biyogaz, doğalgazın kullanım alanlarıyla paralel olarak kullanılabilen bir enerji kaynağıdır. Biyogaz kullanım alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir,

    • Doğrudan yakarak ısınma ve ısıtma,
    • Motor yakıtı olarak kullanımı suretiyle ulaşım
    • Türbin yakıtı olarak kullanımı ile elektrik üretimi,
    • Yakıt pillerinde kullanımı,
    • Mevcut doğal gaza katılarak maliyetlerin düşürülmesi,
    • Kimyasal maddelerin üretimi sırasında biyogaz kullanımı
    spacer

    Burkulma Nedir? Burkulma Durumunda Ne Yapılmadır?


     Bir eklemin etrafındaki bağların, eklem kapsülü ve diğer yumuşak doku yapılarının; eklemin normal hareket genişliğinin ötesinde zorlanmasına BURKULMA denir. Eklemde şişlik, ağrı, morluk olur. Bu yapılar normalden fazla gerilebilir. Hatta yırtılabilir. Hareketler ağrılıdır.


    Burkulmuş eklemi hareket ettirmeyiniz.

    O eklem üzerine yarım saat havluya sarılı buz torbası koyunuz.

    Burkulmuş ayağın üzerine basmayınız.

    Burkulmuş ayağın altına 4-5 yastık koyarak kalp seviyesinin üzerine kaldırınız. Burkulmuş yeri sarkıtmayınız. Şişlik, kanama ve ağrı olabilir.



    Nasıl Bir Tıbbi Tedavi Uygulanmalıdır?


    İlk yapılması gereken, ayak üzerine basmamak, soğuk uygulamak, elastik bandaj sarmaktır. Ayak yukarı kaldırılarak dinlendirilir. Elastik bandaj, ayaktan başlayarak bileğe doğru sıkıca sarılarak uygulanır. Bandaj kan dolaşımını bozmayacak sıkılıkta sarılmalıdır. Antienflarnatuar analjezilder (naproksen sodyum, diklofenak potasyum gibi) veya parasetamol verilir. 2-3 günde düzelme sağlanır.
    Kırık durumlarında alçı, atel ya da cerrahi girişim uygulanabilir. Atel, burkulmanın şiddetine göre 10 gün-6 hafta arasında önerilebilir. Profesyonel sporcularda sakatlığın bu konuda uzman olan ortopedist tarafından değerlendirilmesi ve fizyoterapist eşliğinde tedavinin yürütülmesi önemlidir.


    Ağrı ve şişlik olup üzerine basmakla ağrı artıyorsa bir sağlık kuruluşuna başvurunuz.


    spacer

    Endüksiyon Bobini Nedir?

     


    Arabanın ilk çalışma anında ihtiyacı olan gerekli akımı oluşturmak için endüksiyon bobini, akümülatörden gelen 12 voltluk doğru akımı 18 - 25 bin volta yükseltir.

    spacer

    Mevsimler Nasıl Oluşur ?



    Dünya’nın Güneş etrafında dolanması ve Dünya’nın eksen eğikliğinden dolayı Güneş ışınlarının Dünya’ya gelme açıları değişir ve mevsimler oluşur.

    Güneş ışınları, Kuzey Yarım Küre’ye dik olarak geldiği anlarda, Güney Yarım Küre’ye eğik bir şekilde gelmektedir. Güneş ışınlarının dik geldiği anlarda yaz mevsimi yaşanırken eğik geldiği anlarda kış mevsimi yaşanmaktadır. Dünya, Güneş etrafında dolandığı için bir süre sonra Güneş ışınları bu defa Kuzey Yarım Küre’ye eğik, Güney Yarım Küre’ye dik gelmektedir. Böylelikle Kuzey Yarım Küre kışı yaşarken Güney Yarım Küre ise yaz mevsimini yaşamaktadır. Bu iki durumun arasındaki zamanlarda da ilkbahar ve sonbahar mevsimleri yaşanmaktadır.

    Not: 
    1-Güneşin Dünya’ya olan uzaklığı veya yakınlığı mevsimlerin oluşumunda etkili değildir.

    2-Eksen eğikliği olmasaydı güneş ışınlarının Dünya’ya geliş açıları hep aynı kalırdı. Bu yüzden mevsimler ve yıllık sıcaklık farkları oluşmazdı.


    spacer

    Gaslighting nedir? Hangi davranışlar gaslighting örneğidir?


    Gaslighting nedir? Hangi davranışlar gaslighting örneğidir? 

    Bir kişinin hedef aldığı bir başka kişiyi düşündüklerinin, çevresine dair algıladıklarının yanlış olduğuna  inandırmak için manipülatif bir psikolojik taciz uygulamasına gaslighting adını veriyoruz. Bu taciz çoğu zaman üstü örtülü ve yalan ve kurgularla örülü olarak uygulanır. Bu nedenle de açıkça uygulanan psikolojik şiddetten çok daha ağır sonuçlar doğurabilir. Öyle ki bazı durumlarda kurban seçilen kişi her şeye karşı inancını yitirip kendi akıl sağlığından şüpheye düşebilir.

    Bu sıradışı terimi ise 1944 yılında çekilmiş ve bir kocanın eşini yavaş yavaş delirdiğine inandırmaya çalıştığı ‘Gaslighting’ filminin adından gelmektedir. Filmde erkek, her gece gaz lambasının ayarını biraz daha kısmakta ve giderek daha fazla karanlığa gömülen odada eşine lambanın her zamanki kadar yandığına ikna etmektedir.

    Bir film senaryosu olarak okunduğunda seyrek karşılaşacağımız bir taciz türü gibi gözükse de gaslighting, iş yerlerinde, okullarda hatta kendi evimizde bile sık sık karşılaşabileceğimiz bir psikolojik taciz tekniğidir. Özellikle kendilerine fazlasıyla güvenen narsistlerin, sosyopatların en gözde uygulamalarından biridir.

    Bazen ise elinde güç olan insanlar yönettiklerine ya da kendilerine bağımlı olan insanlara farkında bile olmadan gaslighting uygulayabilirler. Eşler arasında uygulama alanı bulabileceği gibi kasıt ve kötü niyet taşımasa da ebeveynlerinde çoğunlukla çocuğu kontrol altına alma içgüdüsü ile başvurduğu bir yöntem olabiliyor.

    spacer

    Necip Fazıl Kısakürek Canım İstanbul Şiiri

     


    Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;

    Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
    İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
    O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
    Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
    Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
    Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
    Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

    İstanbul benim canım;
    Vatanım da vatanım...
    İstanbul,
    İstanbul...

    Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
    Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
    Bulutta şaha kalkmış Fatih`ten kalma kır at;
    Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
    Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
    Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
    Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
    Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...

    O manayı bul da bul!
    İlle İstanbul`da bul!

    İstanbul,
    İstanbul...

    Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
    Çamlıca`da, yerdedir göklerin derinliği.
    Oynak sular yalının alt katına misafir;
    Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
    Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
    Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
    Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
    Cumbalı odalarda inletir ` Katibim`i...

    Kadını keskin bıçak,
    Taze kan gibi sıcak.
    İstanbul,
    İstanbul...

    Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
    Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
    Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
    Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
    Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
    Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
    Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
    Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

    Gecesi sünbül kokan
    Türkçesi bülbül kokan,
    İstanbul,
    İstanbul...


    spacer

    Ayet ve Hadislerle Sadaka

    İslam dininde sadakanın önemli bir yeri vardır.Kuran-ı Kerim'de birçok ayette ve Peygamberimizin (S.a.v) hadislerinde sadakadan sıklıkla bahsedilmesi buna delildir.



    Şöyle ki İmam Gazali'nin Kalplerin Keşfi kitabından Sadaka mevzusu ile alıntıladığımız ayet ve hadisler;

    Ulu Allâh (C.C.) buyurur:

    "Kullarinin tevbesini ancak Allah'in kabul ettigini ve sadakalari aldigini onlar bilmiyorlar mi? Hiç süphesiz O, tevbeleri kabul eden ve rahim olandir."

    (Tevbe - 104)

    Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

    «— Allah faizi eritir ve sadakayi artirir.»

    (Bakara - 276)

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Sadaka mali eksiltmez. Allâh (C.C) baskalannm kusurlarini bagislayanlarin itibarini arttirir. Allâh (C.C)'a karsi mütevâzi olan kulu. O, mutlaka yüceltir.»

    Yine Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Sadaka malda eksilme meydana getirmez. Kulun sadaka vermek üzere uzanan elindeki matâi Allâh (C.C)'in kudret eline düser, (isteyenin eline geçmeden önce Allâh (C.C) tarafindan kabul ve hosnutlukla karsilanir.)

    Insan muhtaç olmadigi halde dilenmek üzere bir kapi açarsa, Allâh (C.C) da ona yoksulluk kapisi açar.

    Kul «malim, malim» diye konusur. Oysa ki, onun mali üçtür: 1) Yiyip bitirdigi, 2) Giyip yiprattigi, 3) Verip alakoydugu. Gerisi ya elinden gider veya baskalarina kalir.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Allâh (C.C) her birinizle arada tercüman bulunmaksizin konusacaktir. O zaman kul sagina bakar, sadece yapmis olduklarini görür, soluna bakar, yine islemis olduklarini görür, önüne bakar, cehennemden baskasini görmez. Bir hurma kirintisi vasrtasiyle bile olsa, cehennemden korununuz.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Bir hurma kirintisi vasitasiyle de olsa herkes kendini cehennemden korusun.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Su atesi nasil söndürürse sadaka da günahlari öyle söndürür.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Ya Kâ'b Ibni Ucar'a Allâh (C.C), haram ile beslenen et ve kani cennete koymaz. Onlar cehenneme yarasir. Ya Kâ'b, insanlar sabahleyin kendilerini kurtarmak hususunda iki türlü yola koyulurlar. Kimi nefsini âzad eder, kimi kendini mahva sürükler. Ya Kâ'b, namaz Allâh (C.C)'a yaklasma anlaridir, oruç kalkandir, su nasil atesi söndürürse sadaka günahlari öyle eritir.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Sadaka Rabb'in gazabini söndürür, imansiz ölmeyi önler.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Allâh (C.C), sadaka sayesinde yetmis türlü fena ölümü kuldan uzaklastirir.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Allâh (C.C), insanlar hakkinda hüküm verinceye kadar herkes sadakasinin gölgesi altinda kalir.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Kulun verdigi her sadaka, üzerinden yetmis seytanin ugursuzlugunu giderir.»

    Peygamberimize «en faziletli sadaka hangisidir» diye sorarlar.

    Peygamber'imiz (S.A.S):

    «Mali az olanin vermeye çalistigidir der. Ilk önce bakmak zorunda olduklarindan basla» der.

    Peygamber'imiz, «Bir dirhem, yüz dirhemi geçti» buyurur. Dinleyenlerden biri. «Bu nassl'olur, ya Rasûlallah (S.A.S)» der. Peygamber (S.A.S)'imiz sözlerine söyle devam eder; «Adamin biri varliklidir, malinin bir yerinden alip yüz dirhem sadaka verir. Adamin birinin de yalniz iki dirhemi varken birini ayirip sadaka olarak verir.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Bir tirnak kadar bir sey bile verebiliyorsan, sakin senden bir sey isteyeni bos çevirme.»

    Peygamber (S.A.S)'imiz «Baska hiç bir gölgenin kalmadigi Kiyamet Günü Allâh (C.C) yedi kimseyi Ars'in gölgesi altina alir» diye buyurduktan sonra bu yedi kimseden biri olarak «Sag elinin verdigini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse» yi sayar.

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    »— Iyilikler, kötü akibetlerden korur. Gizil sadaka Rabb'în gazabini dindirir, yakinlara iyilik etmek ömrü uzatir.»

    Taberanî´nin rivayet ettigine göre yukardaki hadis söyle biter:

    «— ... Her iyilik sadakadir, dünyada iyilik yapanlar Âhirette iyilik görürler. Dünyada kötülük isleyenler Âhirette kötülük görürler. Cennete ilk önce girecek olanlar iyilik yapantardir.»

    Taberanî ve Ahmed ibni Hambel'e göre Peygamber (S.A.S)'imize:

    «Sadaka nedir» diye sorarlar.

    Peygamber'imiz (S.A.S):

    «Kat kat olan mükâfatlardir. Allâh (C.C) Katinda daha fazlasi da vardir» buyurduktan sonra su âyeti okudu:

    "Kimdir o ki, Allah'a menfâat beklemeksizin borç verir de Allah da onun verdigini bir çok kat büyüterek mükâfatlandirir."

    (Bakara - 245).

    Peygamber´imize (S.A.S) «Yâ Rasûlallah (S.A.S), en faziletli sadaka hangisidir» diye sorarlar.

    Peygamber'imiz (S.A.S.):

    «Fakire gizli verilen, yahud az maldan verilmeye çalisilandir» buyurduktan sonra su âyeti okur:

    «— Eger sadakalari (zekâtlari) asikâre verirseniz, ne güzel. Fakat onlari gizler de fakirlere öyle verirseniz, sizin için daha hayirlidir. Bu sebeble, bir kisim günâhlarinizi bagislar, O (Allâh) yaptiklarinizin iç yüzünü (hakkiyla) bilir» (Bakara - 231).

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    "Müslümana bir elbise giydiren kimse, onun üzerinde bir iplik veya yamasi kaldikça Allâh (C.C)'in himayesi altindadir."

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    "Bir müslüman çiplak bir müslümana elbise giydirirse, Allâh (C.C) ona Cennet ipeklilerinden giydirir. Kim aç bir müslümani doyurursa Allâh (C.C) onu mühürlü Cennet sarabindan sular."

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Fakire verilen sadaka bir sadakadir. Fakat yakina verilen sadaka, hem sadaka ve hem de sila-i rahim olarak iki sadakadir.»

    Peygamber'imize: «En faziletli sadaka hangisidir» diye sorarlar. Peygamber'imiz (S.A.S.)

    "Içinden sana kin besleyen akrabaya verilen sadakadir." diye cevap buyurur.

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    "Kim süt veren bir deveyi sütü sagildigi müddetçe ihtiyaci olan birisine verirse, veya baskasina borç para verirse ve yahut da baskasina bir yular hediye ederse bir köle azad etmis gibi sevap kazanir."

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Her verilen borç bir sadakadir.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Mirac gecesi. Cennetin kapisinda «her sadakanin mükâfati on kat, verilen borcun mükâfati ise onsekiz kattir» diye yazili oldugunu gördüm.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Sikintida olana kolaylik gösteren kimseye Allâh (C.C), dünya ve âhirette kolaylik gösterir.»

    Peygamberimize: «Islâm acisindan en hayirli davranislar nelerdir?» diye sorarlar.

    Peygamber'imiz (S.A.S.):

    «Yemek yedirmen ve tanidigin tanimadigin herkese slâm vermendir» buyurur.

    Sahâbilerden biri Peygamber (S.A.V)´imize: «Her seyin asli, kaynag: nedir, bana bildir» der.

    Peygamber'imiz (S.A.S.):

    «Her sey sudan yaratilmistir» diye cevap buyurur. Soruyu soran sahâbi der ki Peygamber (S.A.V)´imize: «Bana isledigim zaman Cennete girebilecegim bir sey söyle» dedim. Bana su cevabi verdi:

    «Düskünlere yemek yedir, selâm ver. yakinlarina iyilik et, geceleri insanlar uykuda iken namaz kil, selâmetle cennete girersin.»

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    "Rahmeti gerektiren seylerden biri, müslüman fakirin karnini» doyurmaktir."

    Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

    «— Müslüman kardesinin karnini doyuran ve kandirasiya ona su veren kimseyi Allâh (C.C) cehennemden yetmis hendek uzaklastirir, her iki hendegin arasi bes yüz senelik yol mesafesidir.»

    Bir hadis-i serifde söyle buyurulmustur:

    «— Kiyamet Günü Allâh (C.C) buyurur ki: «Ey ademoglu! Hastalandim, ziyaretime gelmedin. Kul der ki. "Sen âlemlerin Rabb'isin, benim seni ziyaret etmem nasil sözkonusu olabilir?" Ulu Allâh (C.C) buyurur ki: «Bilmiyor musun, filân kulum hastalandi da ziyaretine gitmedin.

    Bilmiyor musun ki, onu ziyaret etseydin, beni yaninda bulurdun.»

    Sonra: «Ey ademoglu! Senden yemek istedigim halde bana yemek vermedin.» buyurur. Kul der ki: «Ya Rabb'i, sen âlemlerin Rabb'i iken sana yemek vermem nasil söz konusu olabilir!»

    Ulu Allâh (C.C) buyurur ki: «Bilmiyor musun, filân kulum senden istedi de ona yemek vermedin. Bilmiyor musun ki, eger ona yemek verseydin, onun karsiligini benim katimda bulurdun.»

    Sonra: «Ey ademoglu, senden su istedim vermedin.» Kul der ki: «Ya Rabb'i, sen Âlemlerin Rabb'i iken benim su vermem nasil olur?» Ulu Allâh (C.C) söyle buyurur: «Senden filân kulum su istedi de vermedin. Bilmiyor musun ki, eger ona su verseydin, karsiligini benim katimda bulurdun.»


    spacer

    Sosyal Hayat Perspektifinde Oruç


     İnsanlar, maişet ve geçim yönünden aynı seviyede yaratılmamış; fakir, zengin, orta halli gibi bâzı sınıflara ayrılmıştır. Cenâb-ı Hak, maişetteki bu farklılık sebebiyle, zenginleri fakirlerin yardımına dâvet etmektedir. Tâ ki zenginle fakir arasında büyük bir yaşayış farkı meydana gelmesin. Fakirler de zenginler gibi insanca bir yaşayışa, zarurî ihtiyaçlarını te'min edebileceği normal bir hayat seviyesine kavuşsun...

    Cem'iyette sınıflar arasında gerçek bir yardımlaşma ve dayanışmanın te'sis edilmesi büyük bir zarurettir. Aksi takdirde fakirlerde zengine karşı kin ve hased, zenginlerde ise fakire karşı küçümseme ve hakkını gasbetme duyguları gelişir ki, bunun sonucu olarak da toplumun huzur ve saadeti kaybolur, âsâyiş ve iç güvenliği tehlikeye düşer. Demek ki huzurlu bir cem'iyet yapısına kavuşmak için, sınıflar arasındaki uçurumların doldurulması, zenginle fakir arasında tam bir yardımlaşmanın temini ve karşılıklı hürmet, merhamet ve sevgi bağlarının te'sisi şarttır.

    Zenginlerin ve imkân sahiplerinin, fakir-fukaranın yardımına koşması ise, ancak onların acınacak hallerini ve açlıklarını, imkânsızlıklarını yakînen bilmeleri, bir nebze olsun yaşamaları ve hissetmeleri ile mümkündür. Bu da en iyi şekilde oruçla gerçekleşir

    spacer

    Nasrettin Hoca Fıkraları Adam Olmanın Yolu

     Günün birinde Hoca'nın da içinde bulunduğu topluluktan birisi;

    “Hocam, adam olmanın yolu nedir?” deyince; Hoca Efendi, adamın nefes almasına 

    bile fırsat vermeden;



    “Canım, bunu bilmeyecek ne var, elbette kulaktır.” der. 

    Fakat Hoca, arkadaşlarının "kulaktır" cevabından pek bir şey anlamadıklarını anlayınca 

    açıklama yapma gereğini duyar:

    “Aa!. . Bunu bilemeyecek ne var? Herhangi bir adam konuşurken onu can kulağı ile 

    dinlemeli; bu arada kendi ağzından çıkanı kendi kulağı duymalıdır.”

    spacer