İlk Vahiy ve Kuran-ı Kerim'in Kitap Haline Getirilmesi ve Çoğaltılması

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa -Allahumme Salli Ala Seyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi- peygamberlik gelmeden önce çocukluk ve gençlik dönemlerinde de cahiliyenin uygunsuz hallerinden ve sapkın inançlarından daima kaçınmış, bulaşmamıştır.

Gençlik yıllarında içinde bulunduğu toplumun çirkin hal ve inançlarından uzaklaşmak ve tefekkürde bulunmak üzere Mekke ve Arafat arasında bulunan Nur Dağındaki Hıra Mağarasına gidip gelmeye başlamıştı.

610 yılında yine birgün Efendimiz Hıra mağarasında iken vahiy meleği Cebrail (aleyhisselam) Efendimize (s.a.v.) görünür ilk vahyi getirerek şöyle seslenir;

 “-Oku”

Efendimiz  “-Ben okuma bilmem” cevabını verir.

Cebrail  Peygamberimizi tuttu ve tekrar;

"-Oku” dedi

O yine: “-Ben okuma bilmem” diye cevap verdi. Çünkü O gerçekten okuma bilmiyordu.

Cebrail yine onu tuttu, ezercesine sıktı ve bıraktı;

“-Oku” dedi.

Bu kez Peygamberimiz (s.a.v) “-Ne okuyayım diye cevap verdi.” Cebrail o zaman:

“-İnsanı alaktan yaratan Rabbinin adıyla Oku. Oku, İnsana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran Rabbin Ekremdir (en cömerttir)” şeklindeki Alak suresinin ilk beş ayetini iletiyor.

Kuran-ı Kerim Hz.Ebubekir devrinde Hz. Ömer'in ısrarı üzerine toplandığı ve daha sonra Hz.Osman zamanında da çoğaltıldığı biliniyor.

“Yemame savaşında ashabın öldürülmesini müteakib, Hz. Ebu Bekir (ra) beni çağırttı. Yanına vardım. Hz.Ömer de orada idi. Ebu Bekir bana dedi ki:

'Ömer bana gelip dedi ki:

'Yemame ‘de Kur’an hafızları çok zayiat verdi. Bu gibi vakalarda hafızların ölmeleriyle Kur’an’ın birçoğunun zayi olmasından endişe ederim. Bana kalırsa Kur’an’ın cem edilmesi için bir emir çıkarman gerekir.'

Ben de Ömer’e şöyle cevap verdim:

“Resulullah’ın yapmadığı bir işi nasıl yapabilirsin?”,

Ömer:

“Vallahi bu hayırlı bir teşebbüstür." dedi.

Sonra bu iş üzerinde o kadar durdu ki, bana söyleye söyleye neticede Allah kalbime bu işi yatırdı, ben de onun görüşünü benimsedim.”

Zeyd devamla diyor ki: “Ebu Bekir bana dönüp şöyle dedi:

“Sen genç, dinç, zeki bir adamsın. Kimse ittiham edemez. Zaten Resulullah’ın da vahiy katibi idin. Kur’an metnini topla.”

Vallahi bir dağı yerinden nakletmemi isteselerdi, Kur’an’ı toplama mes’uliyeti kadar bana ağır gelmezdi. Neticede Kur’an’ı hurma dallarından, yassı taşlardan ve insanların hafızalarından derlemeye başladım.” (Buhari)





Share:
spacer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder